Bambola: Arzunun Sessiz Çığlığı
Bambola'nın teni yaz sıcağında parlayan bir sır gibi, dokunulmayı bekleyen bir hayaldi. Masumiyetle arzunun iç içe geçtiği o bakışları, ne söylediğini bilmeden her şeyi anlatıyordu. Erkekler onu seyrederken nefeslerini tutuyor, kadınlar ise onun taşıdığı özgürlüğe içten içe özeniyordu.
Ama Bambola sadece güzel bir beden değildi. İçinde fırtınalar kopan, dokunulmayı değil, hissedilmeyi bekleyen bir kadındı. O gece, karanlık sokak lambalarının altında, dudaklarına dokunan ilk öpücükte tüm geçmişi eridi. Parmaklar bedeninde gezindikçe, kendini kaybetmedi — aksine ilk kez tamamen buldu.
O anlarda aşk yoktu; sadece bedenin hafızası, dokunuşun dili ve arzunun çıplak hali vardı. Bambola, utancı geride bırakmış, sınırlarını kendi elleriyle yırtmıştı. Çünkü o, sadece sevilmek değil, iliklerine kadar hissedilmek istiyordu.