Closer, 2004 yapımı bir romantik dramadır ve Mike Nichols tarafından yönetilmiştir. Film, Patrick Marber'in aynı adlı oyunundan uyarlanmıştır ve dört ana karakterin karmaşık ilişkilerini ve duygusal çatışmalarını derinlemesine işler.Film, Londra'da geçen bir hikâyeyi anlatır. Dan (Jude Law), bir yazardır ve Alice (Natalie Portman) adlı bir striptizciyle tanışır. Aralarındaki ilişki derinleştikçe, Dan, Anna (Julia Roberts) adlı bir fotoğrafçıyla tanışır ve aralarındaki çekim, ilişkileri karmaşıklaştırır. Anna'nın eşi Larry (Clive Owen) de bu ilişkilerin içine dahil olur ve her bir karakter, aşk, sadakat ve ihanetle yüzleşir.Closer, ilişkilerin karmaşıklığını ve insan doğasının derinliklerini etkileyici bir şekilde işler. Film, güçlü diyalogları ve karakter derinliğiyle dikkat çeker. Natalie Portman ve Clive Owen, filmdeki performanslarıyla övgü almış ve En İyi Yardımcı Kadın ve Erkek Oyuncu dallarında Akademi Ödülleri'ne aday gösterilmişlerdir.

Carol, Todd Haynes'in yönettiği ve Phyllis Nagy'in senaryosunu yazdığı 2015 yapımı bir romantik dramadır. Film, Patricia Highsmith'in 1952 tarihli The Price of Salt adlı romanından uyarlanmıştır. Başrollerinde Cate Blanchett ve Rooney Mara'nın yer aldığı film, 1950'lerin New York'unda geçen bir hikâyeyi anlatır.Film, Therese Belivet (Rooney Mara) adlı genç bir kadının, lüks bir mağazada çalışırken Carol Aird (Cate Blanchett) adlı evli bir kadınla tanışmasını konu alır. Carol, kocasından (Kyle Chandler) boşanma sürecindedir ve küçük kızının velayetini kaybetme riskiyle karşı karşıyadır. Therese ve Carol arasındaki ilişki, dönemin toplumsal normlarına ve Carol'ın evliliğine karşı bir başkaldırı niteliğindedir.Film, aşkın, kimliğin ve toplumsal baskıların insan hayatındaki etkilerini derinlemesine işler. Cate Blanchett'in Carol rolündeki performansı, karakterinin içsel çatışmalarını ve duygusal derinliğini başarılı bir şekilde yansıtırken; Rooney Mara, Therese'in masumiyetini ve keşif yolculuğunu etkileyici bir şekilde canlandırır.Carol, 2015 Cannes Film Festivali'nde En İyi Kadın Oyuncu (Rooney Mara) ödülünü kazanmış ve Altın Palmiye için yarışmıştır. Ayrıca, 2016 Akademi Ödülleri'nde En İyi Uyarlama Senaryo dahil olmak üzere altı dalda aday gösterilmiştir. Film, sinematografik açıdan da büyük beğeni toplamış ve Edward Lachman'ın sinematografisiyle dikkat çekmiştir.

Carol, Todd Haynes'in yönettiği ve Phyllis Nagy'in senaryosunu yazdığı 2015 yapımı bir romantik dramadır. Film, Patricia Highsmith'in 1952 tarihli The Price of Salt adlı romanından uyarlanmıştır. Başrollerinde Cate Blanchett ve Rooney Mara'nın yer aldığı film, 1950'lerin New York'unda geçen bir hikâyeyi anlatır.Film, Therese Belivet (Rooney Mara) adlı genç bir kadının, lüks bir mağazada çalışırken Carol Aird (Cate Blanchett) adlı evli bir kadınla tanışmasını konu alır. Carol, kocasından (Kyle Chandler) boşanma sürecindedir ve küçük kızının velayetini kaybetme riskiyle karşı karşıyadır. Therese ve Carol arasındaki ilişki, dönemin toplumsal normlarına ve Carol'ın evliliğine karşı bir başkaldırı niteliğindedir.Film, aşkın, kimliğin ve toplumsal baskıların insan hayatındaki etkilerini derinlemesine işler. Cate Blanchett'in Carol rolündeki performansı, karakterinin içsel çatışmalarını ve duygusal derinliğini başarılı bir şekilde yansıtırken; Rooney Mara, Therese'in masumiyetini ve keşif yolculuğunu etkileyici bir şekilde canlandırır.Carol, 2015 Cannes Film Festivali'nde En İyi Kadın Oyuncu (Rooney Mara) ödülünü kazanmış ve Altın Palmiye için yarışmıştır. Ayrıca, 2016 Akademi Ödülleri'nde En İyi Uyarlama Senaryo dahil olmak üzere altı dalda aday gösterilmiştir. Film, sinematografik açıdan da büyük beğeni toplamış ve Edward Lachman'ın sinematografisiyle dikkat çekmiştir.

Beni Adınla Çağır, Luca Guadagnino'nun yönettiği ve James Ivory'nin senaryosunu yazdığı 2017 yapımı bir romantik dramadır. Film, André Aciman'ın aynı adlı romanından uyarlanmıştır ve 1983 yazında Kuzey İtalya'da geçer.Film, 17 yaşındaki Elio Perlman'ın (Timothée Chalamet) ailesiyle birlikte yaşadığı villada geçirdiği bir yazı anlatır. Elio, yaz tatilini kitap okuyarak, müzikle ilgilenerek ve arkadaşlarıyla vakit geçirerek geçirirken, babasının (Michael Stuhlbarg) akademik asistanı olarak eve gelen 24 yaşındaki Amerikalı doktor adayı Oliver (Armie Hammer) ile tanışır. Başlangıçta mesafeli ve kibirli görünen Oliver, zamanla Elio'nun ilgisini çeker ve aralarındaki ilişki derinleşir.Film, aşkın, kimliğin ve arzusunun karmaşıklığını işlerken, aynı zamanda 1980'lerin İtalya'sının sıcak atmosferini ve kırsal yaşamını da yansıtır. Timothée Chalamet ve Armie Hammer'ın performansları, karakterlerinin duygusal yolculuklarını etkileyici bir şekilde sunar.Beni Adınla Çağır, 90. Akademi Ödülleri'nde En İyi Uyarlama Senaryo ödülünü kazanmış ve En İyi Film, En İyi Erkek Oyuncu (Timothée Chalamet) dahil olmak üzere dört dalda aday gösterilmiştir. Ayrıca, 2017 Los Angeles Film Critics Association Ödülleri'nde En İyi Film ve En İyi Yönetmen (Luca Guadagnino) ödüllerini kazanmıştır.

Belle de Jour, 1967 yapımı bir Fransız-İtalyan ortak yapımıdır ve Luis Buñuel’in yönettiği, Jean-Claude Carrière’in senaryosunu yazdığı, Joseph Kessel’in 1928 tarihli romanından uyarlanmıştır. Başrolünde Catherine Deneuve’ün yer aldığı film, erotizm ve psikolojik gerilim türlerini harmanlayan bir başyapıttır.Film, Parisli ev kadını Séverine Serizy’nin (Catherine Deneuve), kocası Pierre’in (Jean Sorel) işte olduğu öğleden sonraları, Madame Anaïs’in (Geneviève Page) işlettiği yüksek sınıf bir genelevde "Belle de Jour" takma adıyla çalışmaya başlamasını anlatır. Séverine, masochistik fantezileri ile günlük yaşamı arasındaki uçurumu aşmaya çalışırken, kimlik ve arzu temalarını derinlemesine keşfeder.Belle de Jour, Luis Buñuel’in sinemada gerçekçilikten saparak rüya ve gerçeklik arasında geçişler yaptığı, erotizmi estetik ve sembolizmle harmanladığı bir başyapıttır. Film, 1967 Venedik Film Festivali’nde Altın Aslan ödülünü kazanmış ve Catherine Deneuve’ün oyunculuğu büyük takdir toplamıştır.

Bekar Yaşam Kılavuzu, Christian Ditter'in yönettiği ve Abby Kohn ile Marc Silverstein'in senaryosunu yazdığı 2016 yapımı bir romantik komedidir. Film, Liz Tuccillo'nun 2008 tarihli How to Be Single adlı romanından uyarlanmıştır.Film, Alice (Dakota Johnson) adlı genç bir kadının, uzun süreli ilişkisinden sonra New York'a taşınarak bekar yaşamını keşfetmesini konu alır. Alice, burada Robin (Rebel Wilson) adlı eğlenceli bir kadınla tanışır ve birlikte bekar yaşamın inceliklerini öğrenmeye başlarlar.Film, aşk, arkadaşlık ve kişisel keşif temalarını işlerken, karakterlerin farklı bakış açıları ve deneyimleri üzerinden bekar olmanın çeşitli yönlerini keşfeder.Bekar Yaşam Kılavuzu, vizyona girdiği dönemde karışık eleştiriler alsa da, izleyicilere eğlenceli ve düşündürücü bir deneyim sunar. Film, romantik komedi türünü sevenler için keyifli bir seçenek olarak öne çıkar.

Maggie özgür bir hayat yaşamak istiyordur ama bir gün cazibesine karşı konulmaz Jamie'ye aşık olur. İlk başta bunun aşk olmadığını düşünür ama sonra onu görmeden yapamayacağını düşünmeye başlar. Jamie ilaç alanında çalışıyordur ve bu işin en iyilerinden biridir. Fakat zaman geçtikçe, her ikisi de gerçek ilacı birbirlerinde bulurlar. O da aşktır!

Adore, Anne Fontaine'in yönettiği ve Christopher Hampton'ın senaryosunu yazdığı 2013 yapımı bir drama filmidir. Film, Doris Lessing'in 2003 tarihli The Grandmothers adlı kısa hikâyesinden uyarlanmıştır.Film, Avustralya'nın güzel sahil kasabasında büyüyen iki yakın arkadaş olan Lil (Naomi Watts) ve Roz'un (Robin Wright) hikâyesini anlatır. Lil'in eşi Theo'nun ölümünden sonra, Lil ve Roz'un oğulları Ian (Xavier Samuel) ve Tom (James Frecheville) arasında da derin bir dostluk gelişir. Bir yaz tatilinde, Lil ve Roz, birbirlerinin oğullarıyla yasak bir ilişkiye başlarlar.Bu ilişkiler, başlangıçta gizli tutulsa da, zamanla duygusal ve sosyal sınırları zorlar. Aile bağları, dostluklar ve toplumsal normlar sorgulanır. Film, aşk, yasaklar ve insan doğasının karmaşıklığı üzerine derinlemesine bir bakış sunar.Adore, cesur ve tartışmalı bir hikâye sunarken, başrol oyuncularının güçlü performanslarıyla da dikkat çeker. Naomi Watts ve Robin Wright, karakterlerinin duygusal derinliğini başarılı bir şekilde yansıtarak, izleyicilere unutulmaz bir deneyim sunar.

A Dangerous Method, ünlü yönetmen David Cronenberg'in 2011 yapımı tarihi drama filmidir. Film, 1904 yılında İsviçre'deki Burghölzli Psikiyatri Hastanesi'nde tedavi gören Sabina Spielrein'in (Keira Knightley) hikâyesini merkezine alır. Sabina, genç doktor Carl Jung (Michael Fassbender) tarafından tedavi edilmeye başlanır. Jung, Sabina'nın tedavisinde Sigmund Freud'un (Viggo Mortensen) yöntemlerini kullanır.Sabina'nın tedavisi ilerledikçe, Jung ve Freud arasında fikir ayrılıkları ortaya çıkar. Jung, Freud'un cinsellik odaklı yaklaşımını sorgular ve daha spiritüel bir yönelim benimser. Sabina ise tedavi sürecinde Jung ile duygusal ve entelektüel bir bağ kurar. Bu ilişkiler, psikanalizin temellerini atarken, kişisel ve profesyonel sınırları zorlar.Film, psikanalizin doğuşunu ve bu süreçteki etik ikilemleri derinlemesine işler. Keira Knightley'nin Sabina Spielrein rolündeki performansı, izleyicileri etkileyici bir şekilde içine çekerken; Michael Fassbender ve Viggo Mortensen'in performansları da büyük beğeni toplamıştır.A Dangerous Method, psikanaliz tarihine ilgi duyanlar için vazgeçilmez bir yapım olup, insan doğasının karmaşıklığını ve bilim ile etik arasındaki ince çizgiyi gözler önüne serer.

1986 yapımı Dokuz Buçuk Hafta (9½ Weeks), yönetmen Adrian Lyne'ın imzasını taşıyan bir erotik dramadır. Film, New York'ta bir sanat galerisi asistanı olan Elizabeth (Kim Basinger) ile Wall Street'te çalışan gizemli bir işadamı olan John (Mickey Rourke) arasında başlayan tutkulu ve gizemli bir ilişkiyi konu alır.Elizabeth'in boşanmış ve yalnız bir kadına dönüşmesiyle başlayan bu ilişki, zamanla duygusal ve fiziksel sınırları zorlayan bir hale gelir. John'un gizemli ve manipülatif tavırları, Elizabeth'in duygusal dünyasında derin izler bırakır.Film, erotizm ve psikolojik gerilim unsurlarını harmanlayarak, izleyiciyi aşkın ve tutkunun sınırlarını sorgulamaya davet eder. Kim Basinger ve Mickey Rourke'un etkileyici performanslarıyla dikkat çeken bu yapım, 1980'lerin erotik sinemasının önemli örneklerinden biridir.

Burgonya Dükü’nün gücü sadece kılıcında değildi… Saray gecelerinde şarap, ihtiras ve yasak arzuların ateşiyle tarih yazdı.

Kemikler ve Her Şey Film, toplumun sınırlarında hayatta kalabilmeyi öğrenen bir genç kadın olan Maren'le dışlanmış ve haklarından mahrum edilmiş bir serseri olan Lee'nin aralarındaki ilk aşkın hikayesini anlatıyor.

1980'lerin Stockholm’ünde yaşayan Oskar, yalnızlıkla boğuşan bir çocuktur; okulda sürekli alay edilir, hayatında sevgi eksiktir. Bir gece tanıştığı Eli adlı genç kız gizemli ve soğuk ama aynı zamanda ödün veren biri gibidir. Eli’nin görünürdeki masumiyeti altında büyük bir sır saklanır: o bir vampirdir. Zamanla Oskar ve Eli arasında tuhaf, kırılgan bir bağ kurulur. Lateksin, karanlığın ve ölümsüzlüğün iç içe geçtiği bu dostluk, hem insan olmanın sınırlarını sorgular hem de vampir mitini yeniden yorumlar. Film, dışlanmışlığı, sevgi arayışını ve feda etmeyi iç içe dokur; sadece korku ya da gerilim olarak değil, insan ruhunun çift taraflı karanlığını gösteren bir yapıttır.

Almanya'da büyüyen Mavi, zengin bir Türk ailesine mensup olduğunu öğrendiğinde, ailenin farklı beklentileri hayatını ve aşk ilişkilerini altüst eder.